ÖTV’siz araç uygulamasına ilişkin yeni düzenleme iddiaları, otomobil piyasasında ve kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Araç fiyatlarının rekor seviyelere ulaştığı bir dönemde gündeme gelen bu konu, özellikle araç sahibi olmakta zorlanan vatandaşlar tarafından yakından takip ediliyor. Yeni düzenlemenin, mevcut ÖTV muafiyeti sistemine ek bazı şartlar getireceği ve uygulamanın daha sıkı kurallara bağlanacağı konuşuluyor.
ÖTV’siz araç uygulaması bugüne kadar belirli gruplar için önemli bir avantaj sağladı. Ancak zaman içinde bu hakkın amacı dışında kullanıldığına dair tartışmalar da gündeme geldi. Bu nedenle planlanan yeni düzenlemenin, hem sosyal faydayı artırmayı hem de suistimallerin önüne geçmeyi hedeflediği değerlendiriliyor. Kamuoyunda “Erdoğan şartı” olarak anılan yaklaşımın da bu çerçevede şekillendiği ifade ediliyor.
Gündeme gelen yeni kriterlerin, ÖTV muafiyetiyle alınan araçların kimler tarafından, hangi koşullarda ve ne amaçla kullanılacağını daha net şekilde belirlemesi bekleniyor. Özellikle araçların kısa sürede el değiştirmesinin önlenmesi, ticari amaçlarla kullanımın engellenmesi ve gerçek ihtiyaç sahiplerinin korunması öne çıkan başlıklar arasında yer alıyor. Bu kapsamda kullanım süresi, satış kısıtlamaları ve denetim mekanizmalarının daha sıkı hale gelebileceği konuşuluyor.
Otomotiv sektörü açısından bakıldığında, ÖTV’siz araç düzenlemesi önemli bir denge unsuru olarak görülüyor. Vergi avantajının genişletilmesi, sıfır araç satışlarını canlandırabilecek bir etki yaratabilirken, şartların ağırlaştırılması ise talebi sınırlayabilir. Bu nedenle sektör temsilcileri, atılacak adımların piyasayı nasıl etkileyeceğini dikkatle izliyor.
Vatandaşlar cephesinde ise beklentiler kadar belirsizlikler de dikkat çekiyor. ÖTV muafiyetinden kimlerin yararlanabileceği, hangi araçların kapsama gireceği, fiyat üst sınırlarının nasıl belirleneceği ve uygulamanın ne zaman yürürlüğe gireceği en çok merak edilen konular arasında bulunuyor. Ayrıca mevcut hak sahiplerinin durumunun korunup korunmayacağı da önemli bir soru işareti olarak öne çıkıyor.
Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde, ÖTV’siz araç uygulamasının kamu gelirleri üzerinde de etkisi bulunuyor. Bu nedenle yeni düzenlemenin, hem bütçe dengelerini gözeten hem de sosyal beklentilere cevap veren bir çerçevede hazırlanması gerektiği ifade ediliyor. Uzmanlara göre dengeli bir model oluşturulması halinde, hem vatandaşlar hem de piyasa açısından daha sağlıklı bir sonuç elde edilebilir.
Sonuç olarak ÖTV’siz araç konusundaki yeni düzenleme, yalnızca otomobil fiyatlarını değil, aynı zamanda vergi politikaları ve sosyal adalet tartışmalarını da yeniden gündeme taşıdı. Getirilmesi planlanan şartların netleşmesiyle birlikte, uygulamanın kimleri kapsayacağı ve piyasaya nasıl yansıyacağı daha açık şekilde ortaya çıkacak. Gözler, bu konuda yapılacak resmi açıklamalara çevrilmiş durumda.
