Fransa’da büyük bir skandal patlak verdi. Bakanlıkta görevli bir üst düzey yetkili, iş görüşmesine katılan 240’tan fazla kadına, farkında olmadan idrar söktürücü ilaç karıştırarak onlara gizlice zarar verdi. Uzun yıllar insan kaynakları biriminde çalışmış olan bu kişinin, görüşmelere katılan kadınlara hazırladığı içecekleri vererek, onları tuhaf ve kontrol edilemeyen bir duruma soktuğu iddia ediliyor.
İddiaya göre, kadınlara verilen içeceklerdeki ilaç, onların acil olarak tuvalet ihtiyacı duymasına yol açtı. Birçok kadın, tuvalet ihtiyacı yüzünden zor anlar yaşarken, bazıları da tuhaf bir şekilde kıyafetlerini ıslattı. Kadınlar, bu deneyimi utanç verici ve travmatik olarak tanımladı. Yaşadıkları deneyimlerin, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da derin etkiler bıraktığı vurgulandı.
Olayın ardından yapılan polis soruşturmasında, söz konusu bakanlık görevlisinin bilgisayarında “Deneyler” başlığıyla bir dosya bulundu. Bu dosyada, kadınların isimleri, ilaç verilme tarihleri ve onların verdikleri tepkiler not edilmişti. Görülen o ki, bu kişi, kadınları kontrolsüz bir şekilde deneyler yapmak amacıyla kandırmış ve bu tür bir davranışı sistemli hale getirmişti.
2019 yılında görevden uzaklaştırılan bu kişi, hala yargı sürecinde yer alıyor ve şimdilik serbest. Ancak, dosyada yer alan belgeler ve bulgular, bu kişinin oldukça sistematik bir şekilde hareket ettiğini ve kadınlara yönelik ciddi bir istismarda bulunduğunu gösteriyor. Bu olay, yalnızca kişisel bir skandal olarak kalmayıp, aynı zamanda iş dünyasında kadınların karşılaştığı cinsiyetçi yaklaşımlar ve eşitsizlikler konusunu da gündeme taşıdı.
Bu tür bir “görünmez şiddet”, iş görüşmelerindeki güvenliğin ve etik değerlerin ne kadar zedelendiğini gözler önüne seriyor. Kadınların, iş dünyasında güvenli, saygılı ve adil bir ortamda işlem yapılmasını beklemesi, ancak yaşanan bu olaylar nedeniyle ciddi şekilde sarsıldı.
Fransa’da kadın hakları savunucuları, bu olayın bir simge haline gelmesini ve iş dünyasında kadınların haklarının korunması gerektiğine dair bir dönüm noktası oluşturmasını bekliyor. Kadınlara yönelik cinsel ve psikolojik şiddet konusunda toplumsal bir farkındalık oluşturulması gerektiği vurgulanıyor.
